Sayın okul müdürüm, hocalarım,
değerli veliler ve sevgili öğrenciler,
Bursa Fen Lisesinin mezuniyet
törenine davet ederek, bu coşkuya ortak olma onurunu sağladığınız için sizlere
teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Hayatımda bu okulun, fen
lisesinin, farklı bir yeri vardır. Hayatta, kendimce ilk büyük başarım, fen
liseleri sınavında bu okulda okumaya hak kazanmış olmamdır. İtiraf etmeliyim...
Kayıt için 89 yazında Bursa’ya gelip okulun ilk halini görünce acaba burası
beklentilerimi karşılayabilir mi diye şüpheye düşmüştüm. Babam burada okumak
istediğimden emin olup olmadığımı sordu zira okulun birçok eksiği vardı, yurt
binası yoktu, Bulgaristan göçmenlerinin geçici ikametine açılan okul perişan
bir haldeydi. Öyle ki kayıt işlemleri bile Bursa’da başka bir okulda
yürütülüyordu. Bursa’yı ilk defa görüyordum ve açıkçası İstanbul’da doğup
büyüyen bir çocuk olarak bu şehir çok da çekici gelmemişti. Ancak burası bir
"Fen Lisesi" idi. Bir hastaneyi nasıl ki iyi bir hastane yapan doktorları ise,
burayı da iyi bir okul yapacak şeyin hocaları ve Türkiye’nin dört bir yanından
gelecek seçme öğrencileri olacağını hissediyordum. Babama "Evet, eminim. Burada
okuyacağım" diye cevap verdim.
Hayatımda ilk kez bir yatılı
okulda okuyacaktım. Ailemden ilk kez bu kadar uzun süre uzakta kalacaktım.
Bunlar beni ürkütmüyor değildi. Ne tür insanlarla karşılaşacağım, onlarla
anlaşabilecek miyim, tereddütlerim vardı. Zira daha önce okuduğum okullarda
yaşıtlarımla anlaşma konusunda sorunlarım olmuştu.
Okulun ilk günlerinden itibaren
bu kaygıların ne kadar yersiz olduğunu hızlıca kavradım. Buraya gelen
öğrenciler yine geldikleri yerlerde benimle aynı sorunları yaşamış, benim gibi
öğrencilerdi. Üstelik hocalarımız bize bir şeyler öğretmekten ve hatta bizden
bir şeyler öğrenmekten keyif alan idealist insanlardı.
Okulumuzun çok eksiği vardı.
Yoksunluklar bizi, öğrencileri ve hocaları, birbirine daha çok kaynaştırdı,
daha çok bağladı. Şartlar ne kadar zor ve çetinse bir topluluğu oluşturan
bireyler arasında o denli güçlü bağlar oluştuğunu anladık.
Bugün halen sıklıkla görüşüp, bir
araya gelmemizi sağlayan da bu bağlar. İki yıl kadar önce Bursa Fen Liseliler
Dayanışma derneğini kurduk. Bizi biz yapmada büyük katkıları olan bu okula ve
bu camiaya duyduğumuz minnet borcunu bir ölçüde ödeyebilmek için elimizden
gelen çabayı gösteriyoruz. İmkanlar ölçüsünde, gerek lisede okuyan, gerekse
yüksek öğrenimine devam eden genç arkadaşlarımıza verdiğimiz burslarla,
eğitimlerine destek olmaya çalışıyoruz. Sayımız arttıkça sunduğumuz desteklerin
de artacağını ümit ediyoruz.
Yeni
mezun genç arkadaşlarım! Sizlere hafızamda önemli yer edinmiş bir anımı
paylaşarak hayatta başarılı ve mutlu olmak için naçizane birkaç öğüt vererek,
konuşmamı tamamlamak istiyorum. Bugün hala dersler çıkardığım bir hikâyedir
bu...
Bizim
zamanımızda, okul Demirtaş’ta iken, manzaramız, okulun karşısında yer alan
ağaçlık tepelerdi. Bu manzaraya her bakışımda, bu tepelerin ardında ne olduğu
merak ederdim. Bir hafta sonu üzerimden tüm üşengeçliğimi atıp, en yakın tepeye
tırmanarak arkasında ne olduğunu görmeye karar verdim. Yanlış hatırlamıyorsam
bahar aylarıydı. Hava kapalıydı ve yağmur yağacak gibiydi.
Tepeyi
tırmanmaya başladığımda ilk yağmur damlaları düşmeye başladı. Hava soğuk
sayılmazdı, biraz ıslanmayı göze almıştım zaten. Tırmandıkça yağmur hızlandı,
gök gürültüleri, yakınlara düşen şimşekler...
Tepeye yaklaştığımda sırılsıklam olmuştum, yağmur çok şiddetli
yağıyordu, öyle ki düşen damlalar gözlerimi açmama mani oluyordu. Topuklarıma
kadar çamura bata çıka, zorla ilerliyordum. Zorlu geçen son metrelerden sonra
tepeye, düzlüğe vardım, kolumla gözlerimi sildim...
Yağmur
şiddetini kaybetti ve pek çoğunuzun tahmin edeceği o manzaraya baktım. O
tepenin ardında, başka tepeler vardı sadece. Artık merakımı gidermiştim, bunu
başarmanın buruk sevinci ile okula geri döndüm.
Bu
olaydan sonra haftalarca, aylarca bu macerayı düşündüm. Bu kadar çetin bir
tırmanıştan sonra görmeyi ümit ettiğim şey elbette başka tepeler değildi.
Üstelik daha az zahmetle de tepenin ardında neler olduğunu öğrenebilirdim.
Bir
hedef belirlediğinizde görünürde en kestirme yol en iyi yol değildir. Daha uzun
gibi görünen ve daha güvenli yollar olabilir. Özellikle şiddetli yağmurun
yağdığı bir havada... Tepenin arkasını görmek için etrafından dolaşabilirdim.
Ayrıca kötü hal senaryoları için de hazırlıklı olmalısınız. Bir yağmurluk ve
bir çift çizme edinmek bu tür bir yolculuğa çıkarken fena olmazdı.
Bir
hedefe ulaşmak için illa tepeye de tırmanmanız gerekmiyor. O tepenin ardında
neler olduğunu bilen birilerine, tepenin ardında ne olduğunu sorabilirdim.
Ayrıca şu anda Google Maps veya Google Earth’e de bakma imkânı da var.
Yine de
gözlerinizle görmeniz gerekiyorsa, risklerin bulunduğu bir yolculuğa yalnız
çıkmamak iyi bir fikirdir. O tırmanışta sıkıntısını hayat boyu çekeceğim bir
kaza başıma gelebilirdi. Daha da kötüsü, şu anda bu konuşmayı yapmak için
aranızda olamayabilirdim. Bir işe girişirken sizinle aynı idealleri paylaşan
ama aynı zamanda sizi eleştirebilecek ve önerilerde bulunacak insanların
çevrenizde bulunması da iyi bir şeydir.
Zirveye
tırmanmak çok yorucu olmuştu, kendimi çok zorlamıştım. Bu tür bir tırmanış
öncesi birkaç hafta form tutmak iyi olurdu. Hayatta bir işe girişirken önce
geliştirilmesi gereken yönlerinizi belirleyin ve eksiklerinizi giderin.
Bu
macera ile ilgili olarak sadece, size anlatabileceklerim var. Oysaki tüm
bunları bir fotoğraf makinesi ile de belgeleyebilirdim. Yaptıklarınızdan, daha
sonra, daha derin dersler çıkarabilmek için, çabalarınızı belgeleyin. Üstelik
bunlar ileride başkaları için de faydalı olabilir. Zenginliğin anlamı sahip
olduklarınızın size yetmesi yanı sıra, paylaşabilecek bir şeylerinizin de
olmasıdır.
Bir işe
girişti iseniz sonuç almadan geri dönmeyin. Bu sonuç, bir başarı ya da
başarısızlık olabilir. Başardı iseniz ne mutlu size. Ama daha iyisini yapabilir
miydim diye kendinizi sorgulamayı ihmal etmeyin.. Başaramadı iseniz dert
etmeyin, dersler çıkarın, eksiklerinizi belirleyin, başarabilmek için neyim
eksikti diye sorgulayın. Ne Roma bir günde kuruldu ne de İstanbul bir günde
fethedildi.
Bir
çabanızın sonucu, o an için sizi tatmin etmeyebilir ama benim yaptığım gibi
dersler çıkarmayı denerseniz, hayatınız boyunca sizi yönlendirecek prensipler
edinebilirsiniz ya da en azından böyle güzel bir topluluğa anlatacak bir
hikâyeniz olur.
Yeni mezun
Bursa Fen Liseliler! Sizler bir tepenin zirvesine daha yeni ulaştınız. Sizi
temin ederim önünüzdeki sis bulutları dağıldığında göreceğiniz manzara, benim
gördüğüm manzaradan çok farklı olmayacak. Bu sizi ümitsizliğe sevk etmesin. Her
zaman, ulaşılması gereken bir hedef, tırmanılması gereken bir tepe olacak.
Önemli olan elde edilen sonuç ne olursa olsun bundan ders çıkarmak ve her zaman
doğru olanı, en iyi şekilde yapmaya çalışmaktır. Kendinizi başkaları ile
kıyaslamayın; bu sizi kesinlikle mutsuz eder. Elde ettiklerinizin bir başarı ya
da başarısızlık olduğunun ölçüsü yine sizsiniz.
Hepinize
bundan sonraki yaşamınızda sağlık, elde ettiklerinizin değerini anlayarak,
sahip olduklarınızla mutlu olabilmeyi diliyorum.