Bursa Fen Lisesi 2017 Yılı Mezuniyet Töreni Konuşmasının Metni


Bu konuşmayı 20 Mayıs 2017 tarihinde Bursa Fen Lisesi mezuniyet töreninde yaptım. Konuşmada bahsi geçen tepeye tırmanış hikayesini ilk kez 2002 yılında Bursa Fen Lisesine yaptığımız ziyarette öğrencilere anlatmıştım.

Sayın okul müdürüm, hocalarım, değerli veliler ve sevgili öğrenciler,

Bursa Fen Lisesinin mezuniyet törenine davet ederek, bu coşkuya ortak olma onurunu sağladığınız için sizlere teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Hayatımda bu okulun, fen lisesinin, farklı bir yeri vardır. Hayatta, kendimce ilk büyük başarım, fen liseleri sınavında bu okulda okumaya hak kazanmış olmamdır. İtiraf etmeliyim... Kayıt için 89 yazında Bursa’ya gelip okulun ilk halini görünce acaba burası beklentilerimi karşılayabilir mi diye şüpheye düşmüştüm. Babam burada okumak istediğimden emin olup olmadığımı sordu zira okulun birçok eksiği vardı, yurt binası yoktu, Bulgaristan göçmenlerinin geçici ikametine açılan okul perişan bir haldeydi. Öyle ki kayıt işlemleri bile Bursa’da başka bir okulda yürütülüyordu. Bursa’yı ilk defa görüyordum ve açıkçası İstanbul’da doğup büyüyen bir çocuk olarak bu şehir çok da çekici gelmemişti. Ancak burası bir "Fen Lisesi" idi. Bir hastaneyi nasıl ki iyi bir hastane yapan doktorları ise, burayı da iyi bir okul yapacak şeyin hocaları ve Türkiye’nin dört bir yanından gelecek seçme öğrencileri olacağını hissediyordum. Babama "Evet, eminim. Burada okuyacağım" diye cevap verdim.

Hayatımda ilk kez bir yatılı okulda okuyacaktım. Ailemden ilk kez bu kadar uzun süre uzakta kalacaktım. Bunlar beni ürkütmüyor değildi. Ne tür insanlarla karşılaşacağım, onlarla anlaşabilecek miyim, tereddütlerim vardı. Zira daha önce okuduğum okullarda yaşıtlarımla anlaşma konusunda sorunlarım olmuştu.

Okulun ilk günlerinden itibaren bu kaygıların ne kadar yersiz olduğunu hızlıca kavradım. Buraya gelen öğrenciler yine geldikleri yerlerde benimle aynı sorunları yaşamış, benim gibi öğrencilerdi. Üstelik hocalarımız bize bir şeyler öğretmekten ve hatta bizden bir şeyler öğrenmekten keyif alan idealist insanlardı.

Okulumuzun çok eksiği vardı. Yoksunluklar bizi, öğrencileri ve hocaları, birbirine daha çok kaynaştırdı, daha çok bağladı. Şartlar ne kadar zor ve çetinse bir topluluğu oluşturan bireyler arasında o denli güçlü bağlar oluştuğunu anladık.

Bugün halen sıklıkla görüşüp, bir araya gelmemizi sağlayan da bu bağlar. İki yıl kadar önce Bursa Fen Liseliler Dayanışma derneğini kurduk. Bizi biz yapmada büyük katkıları olan bu okula ve bu camiaya duyduğumuz minnet borcunu bir ölçüde ödeyebilmek için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. İmkanlar ölçüsünde, gerek lisede okuyan, gerekse yüksek öğrenimine devam eden genç arkadaşlarımıza verdiğimiz burslarla, eğitimlerine destek olmaya çalışıyoruz. Sayımız arttıkça sunduğumuz desteklerin de artacağını ümit ediyoruz.

Yeni mezun genç arkadaşlarım! Sizlere hafızamda önemli yer edinmiş bir anımı paylaşarak hayatta başarılı ve mutlu olmak için naçizane birkaç öğüt vererek, konuşmamı tamamlamak istiyorum. Bugün hala dersler çıkardığım bir hikâyedir bu...

Bizim zamanımızda, okul Demirtaş’ta iken, manzaramız, okulun karşısında yer alan ağaçlık tepelerdi. Bu manzaraya her bakışımda, bu tepelerin ardında ne olduğu merak ederdim. Bir hafta sonu üzerimden tüm üşengeçliğimi atıp, en yakın tepeye tırmanarak arkasında ne olduğunu görmeye karar verdim. Yanlış hatırlamıyorsam bahar aylarıydı. Hava kapalıydı ve yağmur yağacak gibiydi.

Tepeyi tırmanmaya başladığımda ilk yağmur damlaları düşmeye başladı. Hava soğuk sayılmazdı, biraz ıslanmayı göze almıştım zaten. Tırmandıkça yağmur hızlandı, gök gürültüleri, yakınlara düşen şimşekler...  Tepeye yaklaştığımda sırılsıklam olmuştum, yağmur çok şiddetli yağıyordu, öyle ki düşen damlalar gözlerimi açmama mani oluyordu. Topuklarıma kadar çamura bata çıka, zorla ilerliyordum. Zorlu geçen son metrelerden sonra tepeye, düzlüğe vardım, kolumla gözlerimi sildim...

Yağmur şiddetini kaybetti ve pek çoğunuzun tahmin edeceği o manzaraya baktım. O tepenin ardında, başka tepeler vardı sadece. Artık merakımı gidermiştim, bunu başarmanın buruk sevinci ile okula geri döndüm.

Bu olaydan sonra haftalarca, aylarca bu macerayı düşündüm. Bu kadar çetin bir tırmanıştan sonra görmeyi ümit ettiğim şey elbette başka tepeler değildi. Üstelik daha az zahmetle de tepenin ardında neler olduğunu öğrenebilirdim.

Bir hedef belirlediğinizde görünürde en kestirme yol en iyi yol değildir. Daha uzun gibi görünen ve daha güvenli yollar olabilir. Özellikle şiddetli yağmurun yağdığı bir havada... Tepenin arkasını görmek için etrafından dolaşabilirdim. Ayrıca kötü hal senaryoları için de hazırlıklı olmalısınız. Bir yağmurluk ve bir çift çizme edinmek bu tür bir yolculuğa çıkarken fena olmazdı.

Bir hedefe ulaşmak için illa tepeye de tırmanmanız gerekmiyor. O tepenin ardında neler olduğunu bilen birilerine, tepenin ardında ne olduğunu sorabilirdim. Ayrıca şu anda Google Maps veya Google Earth’e de bakma imkânı da var.

Yine de gözlerinizle görmeniz gerekiyorsa, risklerin bulunduğu bir yolculuğa yalnız çıkmamak iyi bir fikirdir. O tırmanışta sıkıntısını hayat boyu çekeceğim bir kaza başıma gelebilirdi. Daha da kötüsü, şu anda bu konuşmayı yapmak için aranızda olamayabilirdim. Bir işe girişirken sizinle aynı idealleri paylaşan ama aynı zamanda sizi eleştirebilecek ve önerilerde bulunacak insanların çevrenizde bulunması da iyi bir şeydir.

Zirveye tırmanmak çok yorucu olmuştu, kendimi çok zorlamıştım. Bu tür bir tırmanış öncesi birkaç hafta form tutmak iyi olurdu. Hayatta bir işe girişirken önce geliştirilmesi gereken yönlerinizi belirleyin ve eksiklerinizi giderin.

Bu macera ile ilgili olarak sadece, size anlatabileceklerim var. Oysaki tüm bunları bir fotoğraf makinesi ile de belgeleyebilirdim. Yaptıklarınızdan, daha sonra, daha derin dersler çıkarabilmek için, çabalarınızı belgeleyin. Üstelik bunlar ileride başkaları için de faydalı olabilir. Zenginliğin anlamı sahip olduklarınızın size yetmesi yanı sıra, paylaşabilecek bir şeylerinizin de olmasıdır.

Bir işe girişti iseniz sonuç almadan geri dönmeyin. Bu sonuç, bir başarı ya da başarısızlık olabilir. Başardı iseniz ne mutlu size. Ama daha iyisini yapabilir miydim diye kendinizi sorgulamayı ihmal etmeyin.. Başaramadı iseniz dert etmeyin, dersler çıkarın, eksiklerinizi belirleyin, başarabilmek için neyim eksikti diye sorgulayın. Ne Roma bir günde kuruldu ne de İstanbul bir günde fethedildi.

Bir çabanızın sonucu, o an için sizi tatmin etmeyebilir ama benim yaptığım gibi dersler çıkarmayı denerseniz, hayatınız boyunca sizi yönlendirecek prensipler edinebilirsiniz ya da en azından böyle güzel bir topluluğa anlatacak bir hikâyeniz olur.

Yeni mezun Bursa Fen Liseliler! Sizler bir tepenin zirvesine daha yeni ulaştınız. Sizi temin ederim önünüzdeki sis bulutları dağıldığında göreceğiniz manzara, benim gördüğüm manzaradan çok farklı olmayacak. Bu sizi ümitsizliğe sevk etmesin. Her zaman, ulaşılması gereken bir hedef, tırmanılması gereken bir tepe olacak. Önemli olan elde edilen sonuç ne olursa olsun bundan ders çıkarmak ve her zaman doğru olanı, en iyi şekilde yapmaya çalışmaktır. Kendinizi başkaları ile kıyaslamayın; bu sizi kesinlikle mutsuz eder. Elde ettiklerinizin bir başarı ya da başarısızlık olduğunun ölçüsü yine sizsiniz.

Hepinize bundan sonraki yaşamınızda sağlık, elde ettiklerinizin değerini anlayarak, sahip olduklarınızla mutlu olabilmeyi diliyorum.

Paylaşın


Navigasyon